Vokal Kord paralizisi olgularında Adli Tıp yaklaşımı

Vokal kord paralizisi daha çok cerrahi işlemlerden sonra ortaya çıkan bir durumdur. En çok genel cerrahi ve KBB uzmanlarının tarafından gerçekleştirilen troid ve paratroid ameliyatlarının bir komplikasyonu sonucu olarak meydana gelmektedir. Bununla birlikte servikal (boyun) disk işlemleri ve göğüs operasyonlarından sonra da gelişebildiği bilinmektedir.

Acaba vokal kord paralizisi gelişen olgularda Yargıtay ve Adli Tıp Kurumunun yaklaşımı nasıldır? Bu konuda Yargıtayın ya da Danıştayın standart bir yaklaşımı bulunmamaktadır. Anayasa Mahkemesi kararlarında da bu hususta özel bir karara rastlamadık. Yüksek Mahkemeler bu hususta haklı olarak olgu bazlı bir yaklaşım sergilemektedir.

Ancak Adli Tıp Kurumu bu hususta bir teamül geliştirmiştir. Buna göre, ATK tek taraflı kord paralizisi olgularında hekime kusur atfetmiyor ve bu tür olguları komplikasyon olarak değerlendiriyor. Buna karşılık şayet hastada bilateral sinir paralizisi gelişmiş ise bu durum dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık olarak, bir diğer anlatımla kusur olarak kabul ediliyor.

Bu hususta Adli Tıp Genel Kurulu'nun yaklaşımı da benzerdir. Genel Kurul, 13/08/2015 tarihli raporunda; “multinodüler guatr ameliyatı sonrasında ortaya çıkan özefagus perforasyonu, yutkunma güçlüğü ve vokal kord paralizisinin ameliyat bölgesi doku özelliği ve tıbbi işlemin niteliğinden kaynaklanan, bu tür ameliyatlardan sonra ortaya çıkabilen herhangi bir tıbbi kusur ya da ihmale izafe edilemeyen komplikasyon olarak" değerlendirilmiştir.

Ancak her ne kadar tek taraflı kord paralizisi bir komplikasyon olarak değerlendiriliyor olsa da burada onam formu da önem taşımaktadır. Zira, Yargıtay, hastanın bu ameliyat hakkında kendisini yeterli derecede aydınlatılmadığı, komplikasyonların bilinmesi halinde bu operasyona rıza göstermeyeceği hususundaki iddialarını özellikle değerlendirmekte ve incelemektedir.